30 Ağustos Türk'ün bir kez daha dünyaya "biz daha ölmedik" demesinin askeri noktasını koyduğu gündür. Dünyaya bağımsızlık, onur, milli irade gözlükleriyle bakanlar için çok şey ifade etmektedir. 26 Ağustos 1922’de Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk Ordusunun Batıda Yunan Ordusu'na karşı Büyük bir Taarruz “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” başlatmasıydı. Bu büyük taarruz neticesinde 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar' da kazanılan muhaberede bu ünlü cümlesini Atatürk sarf etmiştir. "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri! " komutuyla İzmir'in yolu açılmış, elde edilen büyük ve kesin zafer ile Yunan orduları denize dökülmüştü.
7 düveli yenip, "Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türkiye Halkına, Türk Milleti denir." diyen Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, ulusumuza ve ordumuza armağan ettiği en büyük bayramımızdır. Yeni nesiller 7 düvel nedir diye sorarlar belki? “Düvel” kelimesi “ülkeler” anlamına gelmektedir..Ama burada belirtilen sadece 7 tane ülke değildir. 7 düvel genel bir kullanımdır ve dünyanın büyük devletleri anlamına gelir. Osmanlı İmparatorluğu'na saldırıp Anadolu'yu dört bir yandan işgal eden ve karşılarında Ulusal Kurtuluş Savaşı'na başlayan Kuva-yı Milliye'yi, yani Türkiye Cumhuriyeti'ni kuracak olan "özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir." diyen kahramanları bulup, bu kahramanların imkânsızlıklar içinde kurdukları ordu ve başkumandanları Gazi Mustafa Kemal Atatürk karşısında hezimete uğrayıp, yenilip gidenler ise; İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Çarlık Rusyası ve o dönem onlarla birlikte hareket eden Ermeniler, Yunanlar, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan toplanan askerlerden oluşan Anzaklar, İngilizlerin diğer sömürge ülkelerinden topladıkları askerler, bir takım eşkiyalar ve bazı kaynaklara göre uzaktan da olsa bu işgalde parmağı olan Amerikalılardır. Diyeceğim o ki bu zafer emperyalizme karsı mücadelede tüm dünyaya örnek teşkil etmiş en büyük zaferdir.
Bu zaferin en tatlı anı da hiç kuşkusuz ki Başkomutan Mustafa Kemal'in, Yunan Orduları Başkomutanı Hacıanesti için sarf ettiği sözlerdi. Hacianesti, büyük taarruz öncesi Afyon, Kütahya Ve Eskişehir'deki Yunan Tahkimatlarını gezmiş, gazetecilerle de son olarak röportaj yapmıştı. o röportaj esnasında bir İngiliz Gazeteci Sakarya Savaşı'ndan bahisle Mustafa Kemal'i Sormuş, "Mustafa Kemal'den çekinip çekinmediğini" öğrenmek istemişti. Böyle bir soru karşısında Hacianesti'nin cevabı ukalaca oldu:"15 gün boyunca tüm cepheyi dolaştım, Mustafa Kemal adında bir komutana rastlamadım..." ve Hacianesti bu sözü söyleyerek İzmir'deki karargâhına geri dönmüştü. işte Hacianesti'nin bu sözleri sarf etmesinden sadece 2 ay sonra şimdi durum çok farklıydı. Yunan Ordusu Dumlupınar'da imha edilmiş, Türkler zafer kazanmıştı. Mustafa Kemal, kurmaylarına Zafertepe'de son talimatları vererek şöyle haykırdı: "Hacianesti, gel de ordularını kurtar..." sonra da keyifle yaktı sigarasını, başkomutanlık arabasının arka koltuğuna oturdu ve şoförüne seslendi: "İzmir'e sür çocuk..."
Bütün dünyayı dize getirip, bağımsızlığımızı kazandığımız, küllerimizden doğup bir ülke yarattığımız tarihimizdeki en önemli gündür 30 ağustos 1922. 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal'in Başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkumandanlık Meydan Muharebesi/Büyük Taarruz'un kesin netice günüdür!
Bu gün ile ilgili en anlamlı sözü belkide ezilen halkların en büyük idolü Mahatma Gandhi söylemiştir; "Haydi beni bir daha tutuklayın İngilizler! Ama tutuklamak ve öldürmekle iş bitmiyor. işte öldü sanılan Türkler, cenaze törenleri için hazırlanan tabutları katillerinin başlarına geçirdiler. "
Büyük zaferin 101. yıl dönümünde, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, canları ve kanlarıyla vatan topraklarını bizlere emanet bırakan İstiklal Savaşı şehitlerimiz nezdinde tüm aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Yüce Türk Milletinin ve Kahraman Silahlı Kuvvetlerimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı en içten dileklerimle tebrik ediyorum.