Şiir, düz kelime anlamına ek olmak üzere ya da yerine anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür.
Müellif İsmail Durmuş’un “mübalağa sanatı”nın şiirin temel karakteristiği olduğu üzerinde durmakta olduğu şiir aslında MÖ. 4000-2000 yılları arasında yaşamış olan atalarımız Sümerlerin Gılgamış Destanı’na kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir.
İlk şiirler Çince'de olduğu gibi halk şarkılarından ya da Sanskritçe Vedalar, Zerdüştlük inancının Gataları ve Homeros’un "İlyada" ya da "Odysseia"sı gibi destanların yeniden sözlü anlatım ihtiyacından ortaya çıkmıştır.
Kayserimiz de ismi ticarette olduğu kadar kültürel yönden de takdire şayan başarılı evlatlar yetiştirmiş bir vatan toprağıdır.
Bu zenginliği sebebiyle şarkılarıyla, türküleriyle, fıkralarıyla, hikâyeleriyle ve şiirleriyle de tanınmış Türkmüzik ve edebiyatında da yerini almıştır.
Ben de bu hafta içerisinde şiir okumayı, yazmayı, yayınlamayı teşvik etmeyi sağlayan ve UNESCO tarafından 1999 yılında kabul edilen “21 Mart Dünya Şiir Günü” münasebetiyle;
"Selam Kayseriliye” şiiriyle kendisini benimsetmiş ve sevdirmiş bir eniştemizin yazdığı şiirini keyifle okuyacağınız ümidiyle sizlere takdim ediyorum.
SELAM KAYSERİLİYE
“Balıkesirli Eniştemiz MUHARREM BARUT’tan”
Kayserili "eşek boyar babasına satar”mış,
Daha türlü çeşitli, nice oyunu varmış.
Bu kadar olsa neyse, üstelik çok cimriymiş,
Bu huy ona Tanrıdan, doğuştan bir veriymiş.
Olursa böyle olur, kuru iftira işte,
Kayserilinin bu değil portresi içte, dışta
Gerekirse çelmeler, şeytana baş eydirir.
Bezirgan YAHUDİYE pabucu ters giydirir
"Eşek boyama işi, tam bir gerçekse eğer,
Meziyet bu, yerilmez, övünmeye de değer.
Kayserilinin zekası, asıl burada değil mi?
Dek dur, dölek dur oğul, Kayseriliye sataşma,
Aklın top tüfek olsa Kayseriliyle savaşma.
Kayserilisiz dünya, ruhsuz anlamsız kalır,
Kayserilim, seni yeren, batmanla GADAN alır.
****
Kayserili konuğuna bir sofradonatır ki
ZEKERİYA SOFRASI, görse imrenir belki,
Yoksul Kayserilide yoksulluğu sevdirir,
Uçan kuşları sağar, yoğurdunu yedirir.
Kendisi tuza banar, soğanın CÜCÜĞÜ ‘nü.
Konuğa ikram eder, tek kangal sucuğunu.
Hele tatmaya gör, SU ve YAĞ MANTISINI,
PEHLİYE değişmezsin, dünyanın tatlısını
Pastırmanın lezizi, ŞEKERPARE, KUŞGÖMÜ,
Çerezetsen doyamazsın, her Allah’ın Günü
Bilmem ama adına neden TÜTÜNLÜK, dendi?
Şahlar, padişahlarda, iksir, diye beğendi.
Ömründe, dürüp dürüp yemedinse YAĞLAMA
Dünya nimetlerine artık hiç bel bağlama.
Tüm kurabiyelerin, şahı gevrek KETESİ,
Kayseriliye vergi (Has) nefaset reçetesi
İştahı şahlandırır, tel tel ÇÖMLEK PEYNİRİ.
Balla mayalamışlar sanırsın, mücevheri.
Daha dudakta erir, dilde kana karışır,
Lezzet sarhoşu olur, aklın fikrin karışır.
Hepten nankör değilsen, direnme, cimri deme,
Bol CAMAN ekmek ye, abur cubur, hak yeme.
Kayseri’den dileğin, ekmekten, aştan olsun,
Kişi Kayserili olsun do, topraktan taştan olsun..
****
Özbeöz Kayserili, tam bir mütedeyyindir.
Vicdan rahatlığıyla, bir kuş kadar YEĞNİ'dir.
Kayserili işe karşı, ibadet aşkı taşır.
İşinin başındayken, tanrıya çok yaklaşır.
Şerefi, haysiyeti, kendine bayrak eder,
AK YÜZÜ, KİR DONUYLA, her zor işi hak eder.
Hemen hiç bir Kayserili, tembel ve DENSİZ olmaz,
En kıraç işi tutsa, YORGUN verimsiz olmaz.
Çalışkanlık ve azim, hiç şaşmayan düsturu,
Başarıda, kazançta yalnız odur, tek sırrı.
İflas denen ejderha, Kayseriliden ürker,
Kayserilinin elinde para ürer, CÜCÜKLER.
Onun için her zaman, altın olur tuttuğu,
Dünyayı bağışlasan, kabullenmez kulluğu.
Gösterişi, sükseyi, umursamaz MASİMEZ,
Olduğundan bir başka görünmeyi, hiç sevmez.
Kişi, Kayseriliyse, mertliğinden bellidir,
ŞEMŞAMER MESEPLİYSE, Kayserili değildir.
Karakterce sağlamdır, granit taşı gibi,
Erciyes’in, yaz ve kış, dik karlı başı gibi.
Bünyan haklarında, emektir, zevktir nakış,
O nedenle saraylar, yaygısızdır yaz ve kış.
Kayserili, tavlayıp dövdümüydü BAKIRI
Altına dönüştürür, kalp ve kızıl MANGIR’ı.
****
TAS, gergeftir, oyadır, hünerli ellerinde,
Kayserilidir SİNAN, bütün eserlerinde,
Kayserili süt gibi, hemen kabından taşmaz,
Yarenlikte, mecazsız, esprisiz konuşmaz
Her zaman realisttir, havanda sumu dövmez
Hele hiç boş bulunup kendi kendini övmez.
"Okuryazar değilim, ama Kayseriliyim" der,
Safça boynun büker, bıyık altından güler.
Ruhun derinliğinde, dikerde bakışını
İnceeler, sık dokur, seçer arkadaşını.
Vefakârdır, sadıktır, dosta ihanet etmez,
Eri büğrü yollardan, Cennet'e bile gitmez.
Kayserili, mecliste hiç AĞZINI DAĞITMAZ,
Lafıöyledön derip, GAMGAYA KARIŞTIRMAZ.
HORATA'yı sever de, zambur zumburlafetmez,
Uluorta YINNAŞMAZ, hiç kimseyi incitmez.
Kayserilinin havası, yarın, kış sarımsaklıdır
Gönül hazinesinde, Erciyes’i saklıdır.
Üstelik gurbetteyse, yazın düşte kargörür,
ALİ DAĞI, KOÇ DAĞI, hayalinde GÖVERİR.
Kulaklarında çınlar, bülbülün ağlaması,
GAZI AYHAN'ın sazı, EMMİ'nin bağlaması.
****
Kayseri hakkında, içten yargım bu ama
Yine de zaruridir, şu kısa açıklama.
Kayseri ellere kolay kız vermez,
Bir de gözü tuttumu, başlık, burma, önermez.
Merak edenler olur, belki ben nereliyim?
BALIKESİR doğumlu, KAYSERİ den evliyim.
Talihimdenhoşnutum, bir TALAS’lı, eşiyim
O nedenle, gerçekten çok müthiş bir kişiyim,
Sözümde abartmanın mayası var sanmayın.
Yapıklı yaranması anlamı çıkartmayın.
Kayserili bir erkek, eşine taviz vermez,
Gelenek bu, kadında erkeğine ÇEMKİRMEZ.
HORANTA’ da en ufak bir tedirginlik olmaz,
Karı-koca arası hiç bir gerginlik olmaz.
Erkekler evvel ALLAH, tam süper Erkektirler,
Kadın, kadınlıktada hanımları tektirler.
Erciyesten dileğin, boran olsun yaş olsun,
Kayserili olsunda, toprak olsun, taş olsun.
Muharrem BARUT