X
Hüsamettin URFALIER

Hüsamettin URFALIER

Kayseri, Köşe Yazısı, Hüsamettin Urfalıer, Yazar

TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARI (1) HÖYÜKLER

Bu yazı dizisinde Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi’nin konusu olan, kökeni bin yıllara dayanan ve geçmiş çağ uygarlıklarının kültürel özelliklerinin araştırılmasında en önemli referanslardan olan “Höyük ve Tümülüslerden” bahsedeceğim. İlk konumuz höyükler. Höyükler “eski yerleşim kalıntılarının üst üste birikmesiyle” oluşmuş yığma tepelere verilen isimdir. Bu isim “Öyük” olarak ilk kez Divanı Lügatit Türk’te kullanılmıştır.

Höyük ve tümülüsler kazılara karşı çok dayanıksız olduğundan zarar görmemeleri adına 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 6.maddesine göre devletimiz tarafından korunmakta ve açılmamaktadır. Bu amaçla söz konusu yerler 1. Derece arkeolojik sit alanı sayılarak, bu yerlerde bilimsel amaçlı kazı dışında kazı yapılması, ağaç dikilmesi, bu yerlerde tarım yapılması gibi faaliyetler yasaklanmıştır. Hoş, bu yerlerin kendi kendini koruması için, kendi dönemlerinde definecilere karşı bir takım ölüm tuzakları kurulduğunu da biliyoruz.

Ülkemizde sayısı 200’ün üzerinde olan höyüklerden en önemlisi dünya tarihi hakkında bilinenleri alt üst eden 12.000 yaşındaki Göbeklitepe Höyüğü. (Buna özel ayrı bir yazı yazıyorum) Bunun dışında insanlığın “avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik yaşama geçtiğine dair” 8.000 yıl öncesine dayanan bulgular ihtiva eden Konya Çatalhöyük, Anadolu’nun sembollerinden sayılan “Hitit Güneş Kursları ve Hitit Geyik Heykelleri’nin çıkartıldığı” Çorum Alacahöyük, “Anadolu’nun yazıyla tanıştığı ve Anadolu’daki ilk ve en eski yazılı tabletleri barındıran” yaklaşık 7.000 yıl öncesine uzanan Kültepe Höyüğü kültür mirasının en seçkinleri arasındadır.

Şehrimizde 56 adet höyük (En fazla Kocasinan, Bünyan,  Develi, Sarız başta olmak üzere, Yahyalı, Felahiye, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Yeşilhisar, İncesu, Felahiye, Özvatan, Talas’ta) bulunmaktadır.

Her köşesinden tarih fışkıran, eşsiz arkeolojik buluntu ve eserlerle dolup taşan vatanımızdaki tarihi ve kültürel bu varlıklarımıza sahip çıkmak ve korumak şüphesiz vatandaşlık görevidir. Tevekkeli denmemiş “tarihine sahip çıkmayan geleceğine sahip çıkamaz” diye.

PAYLAŞ

DİĞER YAZILARI

×