Eski Türkçede sevinç, neşe, huzur, mutluluk gibi anlamlara gelen ve Türkçemize “Bayram” olarak giren sözcük, sözlük anlamıyla ulusal yönden önemi olan ya da dinen kutsal sayılan ve ulusça kutlanan gün anlamına gelmektedir. Bu yıl mübarek Ramazan Bayramının son günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile aynı tarihe denk gelmekte, dini ve ulusal bayram birleşerek milletçe çifte bayram sevinci yaşayacağız.
Ben de bu münasebetle idrakiyle ve vicdan muhasebesiyle sevinç kaynağımız olan bir Ramazan ayını daha geride bırakmanın hüznüyle yeni bir yılın temize çekildiği umuduyla Ramazan Bayramına kavuşmanın mutluluğunu paylaşıyorum.
Önceki yazımda Ramazan ayından ve Ramazan bayramından bahsetmişken bu yazımda Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kabul edilişini ve günümüze gelişini hap bilgi mahiyetinde kısaca açıklayarak Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Egemenlik üzerine veciz sözlerine yer vermeye çalışacağım.
23 Nisan 1920 tarihi esas olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir.
Mustafa Kemal Atatürk 1924 yılında “23 Nisan” gününün ulusal bayram olarak kutlanmasına karar vermiş, 1929 yılında çocuklara armağan etmiştir.
Daha sonraları 1970'li yıllara kadar ulusal boyutta ün kazanmış ve 1975 yılında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu da katılmış ve bir hafta çocuk programları yayımlamıştır.
1978 yılında Meclis Başkanlığı'nın izniyle meclisteki törenlere çocukların da katılması sağlandı. 1979 yılında bu uygulama Ankara ilkokullarından gelen çocuklarla düzenli olarak başlatıldı. 1980 yılında bütün illerden gelen çocuklarla "Çocuk Parlamentosu" oluşturuldu.
1979 yılının UNESCO tarafından Dünya Çocuk Yılı olarak duyurulması üzerine, TRT tarafından dünyanın bütün çocuklarını kucaklamayı amaçlayan bir proje hazırlandı ve 1979 yılından itibaren TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği adıyla uygulamaya kondu. 1979 yılında 6 ülkenin katılımıyla uluslararası boyuta taşındı. Günümüzde çok sayıda ülkeden gelen çocuklar da bu bayramı kutlamaya katılmaktadır.
Dünyada çocuklara bayram hediye eden ilk ve tek ülke Türkiye’dir. Mustafa Kemal Atatürk’ün düşüncesinde çocuklar, milletin geleceğidir. Onlara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, millî bayramımız olan 23 Nisanı çocuklara armağan etmiştir.
Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisan önemli birer vesiledir.
Milli Egemenlik üzerine Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;
Egemenlik, hiçbir mâna, hiçbir şekil ve hiçbir renkte ve işarette ortaklık kabul etmez. 1922 (Nutuk II, S. 700)
Hiç şüphe yok, devletimizin ebedi müddet yaşaması için, memleketimizin kuvvetlenmesi için, milletimizin refah ve mutluluğu için hayatımız, namusumuz, şerefimiz, geleceğimiz için ve bütün kutsal kavramlarımız ve nihayet her şeyimiz için mutlaka en kıskanç hislerimizle, bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle millî egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa edeceğiz. 1923 (Atatürk'ün S.D. I, S. 298)
Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir. 1923 (Atatürk'ün S.D. II, S. 95)
Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. 1923 (Atatürk'ün S.D. II, S. 58)
Kuvvet birdir ve o milletindir. 1937 (Atatürk'ün K.A.N., S. 41)
Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkûmdurlar. 1929 (Atatürk'ün B. N., S. 82-83)
Bir millet, varlığı ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddî güçleriyle alâkadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse şunun, bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Millî hayatımız, tarihimiz ve son devirde idare tarzımız, buna pek güzel delildir. Bu sebeple teşkilâtımızda millî güçlerin etken ve millî iradenin hâkim olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Millî egemenlik... 1920 (Nutuk III, S. 1185)
Egemenliğine doğrudan doğruya sahip olmanın kıymetini pek iyi anlayan ve pek iyi bilen millet, bu mukaddes egemenliğine karşı baş gösterecek her tehlikeyi kahredecektir. 1923 (Atatürk'ün S.D. II, S. 135)
Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun. 1923 (Atatürk'ün S.D. II, S. 76)